Adalet & Hakkaniyet
0

Türkiye’de “Babişko Asuman” Sorunu

İki hareketli erkek çocuğu ile kariyer yapmaya çalışmak hiç kolay değilmiş! Lisans eğitimi sırasında “Çocuk da Yaparım Kariyer de” şarkısını keyifle söyler ve öyle de olacağını zannederdim. Yüksek lisansta çok da zorlanmadım tek çocuktu, ama doktorada oldukça zorlandım. Çünkü sistem sadece siz ve çocuklarınızdan ibaret değil. Dışarda acımasız bir akademik hayat varmış. Engeller varmış, kıskançlık duygusuyla hareket edenler varmış, sizi demoralize edecek bir sürü şey varmış, en önemlisi de “torpil” ve “birilerinin yakını” olmazsanız hiç şansınız yokmuş. Türkiye’de böyleymiş… Ben lisans eğitimimi Viyana Teknik Üniversitesi’nde tamamladım. Mezun olurken çok güzel bir projem vardı, bunu gerçekleştirebilmem için her imkan sunuldu. Daha doğrusu ben talep etmiştim ve istediğimi elde etmiştim. O nedenle akademide bu kadar liyakatsizlik beni ne kadar üzüyor anlatamam. Sonra da neden ilerleyemediğimizi konuşuyoruz. Ben bu gerçeği ülkemize yakıştıramıyorum, kabullenemiyorum, tek kelimeyle “yazık”. Bir de bunların üzerine anneyseniz eğer ve çocuklarınızla ilgilenmek için aktif iş hayatına atılmadıysanız o zaman size ev hanımından daha ileri gitmemeniz gerektiği hissettiriliyor. Sonradan anladım ki bunu hissettiren hocalarımın eşleri ev hanımı ve sizin bu çabalarınız onlar için anlamsız. Hatta bir hocam beni akademik kariyer yaparken eşimi ihmal etmemem konusunda uyarmıştı. Çünkü onlara göre benim yerim ev ve işim sadece orada olmalı. Bu erkek egemen toplumda yaşamanın zorlukları ve bu her toplumda var, sadece Türkiye’de değil… Ama liyakatsiz olarak akademik kadrolara girmek bizim ülkemizde çok yaygın, gerçekten ilerlemek isteyen toplumlarda da bizim ülkemizdeki kadar yapılmadığına eminim. Network, bağlantılar farklı bişey.. Ordaki tanıdık meselesi bizim ülkemizdeki sorunla aynı değil. Bizim ülkemizde “Babişko Asuman” sorunu var. Sorun var derken bile içimizde bir korku oluyor maalesef, ya engellenirsem bundan sonraki eğitimimde diye. Ama sorun varsa susmamaya inanıyorum. Ülkemizin hayrı için bu sorunu haykırmalıyız. Kamuya ve akademik hayata kadro atamalarında daha şeffaflık istiyoruz ve bunu Behçet hoca çok güzel ifade ediyor senelerdir.

Son 4-5 senedir bu konuda çok trajik anılarım oldu, yeri geldi gizli bir başörtüsü sorunu yaşadığımı hissettim, cimere şikayet ettim, yök soruşturma başlattı ama sonundaki açıklamalar bana bi kaç terapi seansına patladı. Siyasete, siyasetçilere, iyi bildiğimiz insanlara güvendiğim dağlara kar yağdı. O zaman eğer iyi bir akademisyen olacaksam bunun Türkiye’de olmayacağına inandım, kabul ettim. Bugüne kadar google aramalarında akraba, eş dost, tanıdık ataması ile kadroya yerleşen tüm haberleri toparlayıp cimere de yolladım ve senelerdir şu tanıdık meselesini bitirin artık diye isyan ediyorum. Videoda bahsedilen mülakat olmadan girilen ÖYP programı da kaldırılalı çok oldu, Behçet hoca şanslılardandı yine de. Behçet hocayla dünya görüşümüz çok farklı olabilir, farklı inanışlara da sahip olabiliriz. Ben nasıl ki 28 Şubatta başörtüsü sorunu gibi bir haksızlığa uğradıysam, bu nasıl yanlıştıysa, şu anda da ülkenin gençlerinin önüne konulan bu “yakın-akraba-tanıdık” meselesi de haksızlık. Hiç bir zaman araya bir tanıdığımı alarak kadroya girmeye çalışmadım, bence başkasının hakkını yiyerek girilen bir kadro hayır getirmez. Her gelen iktidar bu haksızlığa devam ederse ülkenin gençlerine yazık olmaz mı? Gençler çareyi başka ülkeye gitmekte bulmaz mı?

Son olarak Behçet hocanın Babişko Asumandan bahsettiği, hepimizin hayatını alt üst eden bu torpil sistemini en güzel anlatan TED konuşmasını eklemeden olmazdı. Vakti olmayanlar için Babişko Asuman hikayesi 8:18 dakikada başlıyor.

 

Daha Fazla Benzer Gönderi

Herhangi bir sonuç bulunamadı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

En Çok Görüntülenen Gönderiler
Herhangi bir sonuç bulunamadı.